Vakfımızın en önemli misyonu olan ; “İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın”ideolojisinin tezahürü olarak,en büyük yatırımın insana olan yatırım olduğu bilincinden hareketle, vatanımıza, milletimize, devletimize,örf ve adetlerimize,gelenek ve göreneklerimize,en önemlisi de manevi değerlerimize bağlı imanlı ve şuurlu nesiller yetiştirmektir.
Vakıf, yaratandan ötürü yaratılanlara merhamet ve şefkatin müesseseleşmiş şeklidir. Vakıf, insanlıkla birlikte var olan, ancak İslam ile birlikte yaygınlaşan iyilik, şefkat ve dayanışma duygularının şaha kalkan abidesidir. İslam Toplumunda Vakıf, coğrafyayı vatanlaştıran; serveti hizmete dönüştürerek vatanı iktisadi, içtimai ve kültürel müesseselerle donatan; insanları sevgi, saygı, sosyal dayanışma ve yardımlaşma ağlarıyla birbirine bağlayarak bütünleştiren; mazi, hal ve istikbal arasında köprü kurarak Tarih şuurunu canlı tutan bir medeniyet unsuru olmuştur. Vakıflar, geliştirdiği sosyal yardım müesseseleri ile sadece insan şahsiyetinin korunmasıyla yetinmemiş, toplum devlet bütünlüğünü de sağlamıştır.
Yaratılmışlara şefkati prensip edinen ecdadımız Osmanlı’da Vakıf duyarlığı o kadar zirveye çıkmıştı ki, insanlara hizmet imkanı kemal bulduktan sonra, hayvanlara hizmet çığırı açılmıştır. Hayvanlara barınaklar inşa edilmiş, beslenmelerine yardımcı olunmuş, hasta hayvanlara, yaralı kuşlara bile tedavi merkezleri kurulmuştur. Bugünkü toplumumuz dahi, o alicenap ecdadımızın müesseselerinin nimetleriyle iftihar etmekte ve istifade etmektedir. Camiler, okullar, hastaneler, çeşmeler, askeri kışlalar, hatta içtiğimiz sular ve daha isimlerini sayamadığımız nice hayır hizmetleri bu gün onlardan kalan aziz hatıralardır. Ecdadımız gittiği tüm coğrafyalara bu hizmetleri götürmüş ve oraları bu vakıf eserleriyle ihya etmiştir.
İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır düsturunu kendine şiar edinen vakfımız alicenap ecdadımızın şahlandırdığı bu vakıf hizmetlerini devam ettirip yaygınlaştırmayı kendisine bir vazife bilmiş ve bu vazifeyi yerine getirmek için gayret sarf etmektedir.